Genç Çevirmenlerle Röportaj – AB Genç Çevirmenler Yarışması 2023

Your Solution Partner in Turkish

Genç Çevirmenlerle Röportaj – AB Genç Çevirmenler Yarışması 2023

2023 Genç Çevirmenler Yarışması’na katılım gösteren genç çevirmen yarışmacılarla gerçekleştirdiğimiz röportajları sizlere sunmaktan gurur duyarız. Keyifli okumalar.

(Alfabetik sıraya göre düzenlenmiştir.)

Berra Okudurlar

Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdiniz?

Yarışmaya daha üçüncü sınıftayken katılmaya karar vermiştim. 2022 yılının birincisi üniversitemizden çıkmıştı ve Hukuk Metinleri Çevirisi dersinin bir kısmını da AB metinlerinin çevirilmesine ayırdığımız için yarışma ve içeriği hakkında biraz daha bilgi sahibi olmuştum.  Kendi becerilerime ve aldığım eğitime duyduğum güven doğrultusunda konfor alanımdan çıkmak ve Türkiye’nin her yerinden seçkin öğrencilerin, özellikle de İstanbul ve Ankara’daki köklü okulların katıldığı bir yarışmada kendimi sınamak istedim. Ait olduğum şehri ve üniversiteyi temsil etmek ve yarışmada sürdürdüğümüz devamlı başarının meşalesini devralmak gibi bir hedefim de vardı. Son olarak da kendimi geliştirmek için katılmaya karar vermiştim; kelime dağarcığımı genişletmek, yeni metin stilleri öğrenmek ve Avrupa Birliği’nin işleyişi ile kıtadaki gelişmeler hakkında bilgi sahibi olmak için yarışmanın harika bir fırsat olduğunu düşündüm.


Yarışmaya katılmaya hak kazanmanızdan yarışma bitimine kadar olan süreç sizin için nasıl işledi?

Yarışmaya başvurumu gönderdikten sonraki beş hafta düzenli ve disiplinli şekilde hazırlanmakla geçti. AB Mevzuatı Çeviri Rehberi’ndeki kalıp ve kurallara çalışırken öğrendiklerimi mantık çerçevesinde analiz edebilmek adına güncel sayılabilecek tasarruflardan çeviriler yaptım, bölüm hocalarımın ve benim gibi yarışmaya katılacak iki bölüm arkadaşımın da yardımıyla çevirilerimi iyileştirebilmek için neler yapabileceğimin üzerinde çok durdum. Çeviri alıştırmalarının bir diğer amacı ise AB tasarruflarında sık kullanılan kelimeleri tespit edip onları sözlük yardımına ihtiyaç duymayacağım şekilde kelime dağarcığıma katmaktı. Bölüm hocalarımdan tam destek ve teşvik aldığım bir süreçti. Bilgisayar Mühendisliği gibi anadalıma zıt bir bölüm ile ÇAP yaptığımdan dolayı yarışmaya hem fiziksel hem de mental olarak vakit ayırmak yeri geldiğinde zordu, ancak beş haftalık hazırlanma süresi içerisinde yoğun bir tempoya kolayca adapte olmamı sağlayan da buydu. Yarışma için şehir değiştirmenin kendisi bizzat yorucu bir süreç olsa da İstanbul’da ilgiyle karşılandık, farklı üniversitelerden diğer çevirmenlik öğrencileriyle tanışıp bağlantı kurma fırsatını bulduğum güzel bir deneyim edindim.


Daha iyi bir İngilizce çevirmeni olabilmek için önerileriniz nelerdir? Bununla bağlantılı olarak ikinci bir yabancı dilde de başarılı bir çevirmen olabilmek için ayrıca önerileriniz var mıdır?

Öğrenim hayatım boyunca yazı yazmaya olan ilgim çeviri becerilerime çok büyük katkı sağladı, bu nedenle her çevirmene bulunabileceğim en kişisel önerim yazı yazmak konusunda deneyim kazanmaları olurdu. Kaynak metini belirli bir önsezi ve hassasiyetle analiz etmek ve erek metinde yapacağım tercihlerin nasıl algılanacağını kestirmek konusunda çok faydasını gördüm. Sözlü çeviride bile cümleleri sanki bir yerden okuyormuşçasına düzgün bir biçimde dizecek kadar hızlı düşünme becerisini insana kattığı iddia edilebilir.
Yazı yazarak elde edilen kazanımların belirli bir evrenselliği var, edinilen alışkanlıklar başka yabancı dillere kolayca aktarılabilir. Her ne kadar bir başka dilde hangi ifadelerin ya da kelimelerin daha sık kullanıldığını, daha doğal durduğunu öğrenmek ve kültüre uyum sağlamak yavaş bir süreç olsa da insan tek bir dilde kendisini yazılı olarak ifade edebilme yeteneğini kazandıktan sonra her dilde ilgi çekici olmayı başarabilir. Sonuç olarak nasıl yazarlar çevirmenliğe atılıyorsa, çevirmenlerin de yazarlığa atılması gerektiğini düşünüyorum.

Berra OKUDURLAR

Emre Mert Aydoğdu

Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdiniz?

Ben Hacettepe Üniversitesi Fransızca Mütercim ve Tercümanlık ana bilim dalı ve İngilizce Mütercim ve Tercümanlık çift ana dal öğrencisi Emre Mert Aydoğdu. Öncelikle yarışmadan bizi haberdar eden Hacettepe Üniversitesi Fransızca Mütercim ve Tercümanlık ana bilim dalı başkanı Sn. Doç. Dr. Ayşen Zeynep Oral Hocamıza teşekkür etmek isterim. Yarışmaya katılacağım esnada bölümümüzce verilen AB Metinleri Çevirisi dersini alıyordum. Direktifleri çevirirken oldukça keyif aldığımı fark ettim ve hocalarımdan güzel geri dönütler aldım. Kendimi denemek ve çeviri alanında böylesine güzel bir etkinliğe ben de dahil olmak için yarışmaya başvurmaya karar verdim. 

Yarışmaya katılmaya hak kazanmanızdan yarışma bitimine kadar olan süreç sizin için nasıl işledi?

Yarışmaya hak kazandığım andan itibaren kendime özel bir program hazırladım. T.C. Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı tarafından yayımlanan AB Mevzuatı Çeviri Rehberi Kılavuzuna günlük birkaç saatimi ayırıyordum. Yarışma günü Ankara’dan İstanbul’a seyahat ettik, burada çok güzel ağırlandık, yarışma sonrasındaki etkinliklerle de Türkiye’nin dört bir yanından gelen yarışmacı arkadaşlarla güzel bir ortamda kaynaştık. Buradan sizler aracılığıyla tekrardan T.C. Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı’na böylesine güzel bir etkinlik için teşekkür etmek isterim.

Daha iyi bir Fransızca çevirmeni olabilmek için önerileriniz nelerdir? Bununla bağlantılı olarak ikinci bir yabancı dilde de başarılı bir çevirmen olabilmek için ayrıca önerileriniz var mıdır?

Fransızca gerek dil bilgisi gerek kelime hazinesi olarak çok zengin bir dil. İlk aşamada dilbilgisine yoğunlaşmanın ilerleyen aşamalarda çok yardımcı olacağını düşünüyorum. Fakat şu anda 3 yabancı dil bilen biri olarak, yabancı dil öğrenimindeki süreçte en önemli faktörün o yabancı dili, o kültürü sevmek olduğunu söyleyebilirim. İkinci sırada ise bol bol dinlemek ve konuşmak geliyor. Bunun için bir arkadaşınızın olması ya da mümkünse yurt dışını deneyimleyip o yabancı dilin konuşulduğu yerlerde bulunulması dahi yabancı dilinizi çok geliştireceğine inanıyorum. Bu bağlamda Erasmus+ projesiyle gittiğim Belçika bana çok şey kattı. 

Emre Mert AYDOĞDU

Gamze Merve Keskin

Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdiniz?

Avrupa Birliği Genç Çevirmenler Yarışması’nın varlığını, bölümümüzün seçmeli derslerinden biri olan Avrupa Birliği dersi aracılığıyla öğrendim. Ders kapsamında AB mevzuatı çeviri rehberi ışığında AB metinlerinin çevirisini yapıyorduk ve en keyif aldığım, ilgili alanda donanımlı bir şekilde ayrıldığım derslerden biriydi. Hocamız yarışmanın kapsamı, sürecin nasıl işlediği, prestiji ve yarışmaya katılan önceki öğrencilerin deneyimleri hakkında bizi bilgilendirdi. Bu dönemde yarışmaya olan ilgim giderek arttı ve mutlaka katılmalıyım diye düşündüm. Son sınıfa geldiğimde ise oldukça yoğun bir sene olduğundan başarılı olup olamayacağım konusunda kafamda bazı soru işaretleri oluştu. Ancak sevgili arkadaşım Ceren’in cesaretlendirmesiyle bölümümüzün gönüllüler arasından yarışmaya gidecek öğrencileri belirlemek amacıyla düzenlediği sınava katıldım. Sınavda başarılı olup seçildikten sonra yarışmaya hazırlanma süreci başladı. İyi ki de katılmışım! AB Başkanlığı nezdinde üniversitemi temsil etmiş olmak benim için büyük bir gurur.

Yarışmaya katılmaya hak kazanmanızdan yarışma bitimine kadar olan süreç sizin için nasıl işledi?

Yarışmaya hazırlanabilmek için oldukça kısıtlı bir süremiz vardı. Bir yandan vizelere çalışırken diğer yandan yarışmaya hazırlanmayı sürdürdük. Bu yoğun süreçte ikinci sınıfta derste öğrendiklerimle iyi bir temel oluşturmuş olmak en büyük kurtarıcım oldu. Önceki senelerde yarışan öğrencilerin deneyimlerinden yola çıkarak çalışmak işimizi epey kolaylaştırdı. En büyük şansım ise yarışmaya birlikte katıldığım sınıf arkadaşlarımdı. Yarışma günü çok heyecanlıydım ve bir o kadar da gergindim. Beni mümkün olduğunca sakinleştirdiler ve dereceye girebileceğime olan inançları hep tamdı. Etrafınızda sizi bu kadar destekleyen ve size daima güvenen insanlar olduğunda onların çabasını boşa çıkarmamak için elinizden geleni yapıyorsunuz. Farklı üniversitelerden meslektaşlarımla bir arada olmak ve zorluğuyla güzelliğiyle bu süreçten geçmek harika bir deneyimdi. Çok güzel bir anı olarak kalacak.

Daha iyi bir İngilizce çevirmeni olabilmek için önerileriniz nelerdir? Bununla bağlantılı olarak ikinci bir yabancı dilde de başarılı bir çevirmen olabilmek için ayrıca önerileriniz var mıdır?

Henüz yolun çok başındayım ancak geçtiğimiz dört senede edindiğim tecrübeler doğrultusunda seçenekleri açık tutmanın ve durağan kalmamanın bu meslekte kendimi geliştirmemde en büyük yardımcım olduğunu fark ettim. Özellikle öğrencilik döneminde farklı uzmanlık alanları, metin türleri ve projeler üzerinde çalışma, farklı alanları deneme fırsatımız var. Günün sonunda bu alanlardan öğrendikleriniz başka bir formda karşınıza gelebiliyor veya bir şekilde daha iyi bir iş ortaya koymanıza yardımcı olabiliyor. Politika konulu bir konuşmayı eşzamanlı olarak çevirmek için yaptığım ön çalışmada öğrendiklerimin, hukuk çevirilerini daha iyi yapabilmek için çalıştığım iş hukukunun, iktisat konulu bir makaleyi çevirirken öğrendiğim bir terimin yarışma esnasında işimi bu denli kolaylaştıracağını düşünmemiştim ancak öyle oldu. Bu durum tüm dil çiftleri için geçerli. 

Gamze Merve Keskin

Göktürk Sina Köme

Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdiniz?

Aslında yıllar öncesinde katılmayı düşünmüştüm çünkü hatırlıyorum, ben daha bölüme girmemiştim ama sınav sonuçlarımdan artık Bilkent Üniversitesinin Mütercim ve Tercümanlık bölümüne gireceğimden emindim. Okulun duyurularını incelerken, benim girmek istediğim bölümün öğrencilerinden birinin AB Başkanlığının Genç Çevirmenler Yarışmasında birinci olduğunu görmüştüm. Kendime “Acaba ben de bir gün böyle bir yarışmaya katılıp bir ödül alabilir miyim?” diye sormuştum. Gelin görün ki hayallerim gerçek oldu. Nitekim yarışmada birinci olma şerefine nail oldum. Bunun tabii ki kişisel bir başarı olduğunu düşünüyorum ancak hocalarımın desteği ve katkılarını da görmezden gelemem. Katılmaya karar verme okulum çok yoğundu, diğer taraftan özel ders veriyordum, başka işlerle uğraşıyordum. Yani her öğrencimiz gibi programımın çok yoğun olduğu bir zamandan geçiyordum. O yüzden katılmak konusunda tereddütlerim de vardı. Kendimi de çok hazır hissetmiyordum. Bunun sebebi de simultane çeviri sınıfında olduğum için AB metinleriyle ilgili de bir ders almıyor oluşumdu. Daha çok ardıl ve simultane çeviriye odaklandığımdan yazılı çeviriden de uzaklaştığım bir zamandaydım. Yine de sevgili hocalarım oldukça ısrarcı oldular. Benim katılmam gerektiğini ve kazanma şansımın yüksek olduğunun altını çizdiler. Ben de en sonunda yarışmaya katılmayı ve okulumuzu temsil etmeyi kabul ettim. O noktada yarışmaya daha bir ay vardı ve elim ayağıma dolandı. “Nasıl hazırlansam, ne yapsam acaba? Başarısız olursam motivasyonumu kaybeder miyim?” gibi düşüncelere de kapıldım. Ama o safhada tabii ki bir yola girmiştim artık. İş başa düştü ve ben yarışmaya hazırlanmaya başladım.

Yarışmaya katılmaya hak kazanmanızdan yarışma bitimine kadar olan süreç sizin için nasıl işledi?

Söylediğim gibi oldukça yoğun bir zamandan geçiyordum bu nedenle yoğun bir şekilde hazırlanmam da açıkçası mümkün olmadı. Yine de vaktim olduğunda özellikle AB Mevzuatı Çeviri Rehberi’ni çok kullandım, çünkü bu yarışmanın hazırlığında sizin bir çevirmen olarak kabiliyetlerinizin yanı sıra mevzuat çevirisi yöntemlerine ne kadar hakim olduğunuz da mühimdi. Yani neyi nereye yazdığınız, nasıl yazdığınız, kullandığınız noktalama işaretleri, Avrupa Birliği kurumlarına dair bilginiz gibi faktörler de büyük rol oynuyordu. Kılavuz dışında Avrupa Birliği metinleriyle ilgili ders alan arkadaşlarımın ders materyallerini onlardan rica ettim. Kendileri de beni kırmayıp üzerinde çalıştıkları belgeleri benimle paylaştılar. Derslerde materyalleri ve rehbere ilaveten, yapılmış çeviriler görmek de çok yararlı oldu. Ancak, ben hazırlanırken hâlâ aklımda aynı sorular dolaşıyordu. “Okulumu temsil ediyorum. Kazanamazsam ne yapacağım? Acaba çevirim kötü mü olacak?” gibi şeyleri sürekli düşündüm. Çevirmenler ve çevirmen adayları olarak bunu sizler de bilirsiniz muhtemelen, yazılı veya sözlü ne tür çeviri yaptığımız fark etmeksizin bizim yaptığımız iş sürekli olarak bir mercek altında. Biz işimizi ne kadar iyi yaparsak yapalım, mutlaka biri bizim bir hatamızı yakalamaya, “şunu şöyle yapmışsın, bunu böyle yapmışsın, bu böyle söylenmez” demek için tetikte bekliyor. Bunları söyleyen insanlar genellikle çeviriye aşinalığı olmayan, sektörden veya meslekten uzak insanlar oluyor. Evet, biz kendimizden şüphe duymayalım, biz yaptığımız işi biliyoruz, dil bilenler de biziz, bunu aktarma becerisine sahip olanlar da biziz diyoruz. Yine de laf işitmek bazen bizi üzebiliyor veya şevkimizi kırabiliyor. Bu da bence ne yazık ki mesleğimizin kaçınılmaz taraflarından biri. Başka zamanlardaysa en büyük eleştirmenlerimiz biz oluyoruz. Aslında şevkimizin kırılmasına izin vermemiz için hiçbir sebep yok. İşinizi seviyorsanız, yeterince çalışıyorsanız iyi bir çevirmen olmamanız için de bir sebep yok. Ben de nihayetinde kafamdaki sesleri susturdum ve hazırlanmaya devam ettim. İstanbul’a giderken yolda kılavuzu okumaya devam ettim. Yarışma günü geldiğinde de kahvaltıyla yarışma arasında hala kılavuza bakmaya devam ediyordum. Yarışma anı gelip çattığında her şeyi kenara koydum, önümde sadece büyük bir Fransızca-Türkçe sözlüğüm kaldı. Her şeyi kapının dışında bıraktım, çevirimi yaptım ve çıktım. Bu süreçte endişelere ve tereddütlere rağmen sakin kalmak ve telaşa kapılmamak bence en önemli meziyetlerdi zira bazen çok başarılı olduğumuz halde baskı altındayken bunu gösteremeyebiliyoruz.

Daha iyi bir Fransızca çevirmeni olabilmek için önerileriniz nelerdir? Bununla bağlantılı olarak ikinci bir yabancı dilde de başarılı bir çevirmen olabilmek için ayrıca önerileriniz var mıdır?

Bence her şeyden önce çalıştığınız dili seviyor olmanız gerekiyor, çünkü sadece o dili sevdiğiniz zaman çevirmenliğin gerektirdiği seviyelere erişebiliyorsunuz. Fransızca için de aynı şey geçerli. Kabul ediyorum, Fransızca zor bir dil, özellikle temellerini atmaya çalışırken zorlanıyorsunuz. Ama Frankofoni dünyasına girdiğimden beri gördüğüm tek bir şey var: çok iyi Fransızca bilen insanlar ve çok iyi Fransızca çeviri yapan insanlar, Fransızcayı çok seven insanlar. Tabii ki sevmek yetmiyor aynı zamanda Fransızcayı günlük hayatınızın içine sokmanız da önem arz ediyor. Biz fark etmesek de İngilizce her yerde. Bu demek oluyor ki Türkiye’de yaşarken bile İngilizceyi yaşayabiliyorsunuz. Çünkü nereye giderseniz gidin, hangi ortama girerseniz girin artık İngilizceye ihtiyaç duyuluyor ve İngilizce sizin karşınıza çıkıyor. Fakat Fransızca için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Fransızca etrafınıza baktığınızda her yerden fırlayan, her yerde beliren bir dil değil. Dolayısıyla günlük hayatınızda Fransızcayı kullanmanız ve duymanız elzem. Bunun dışında, Fransızca Türkçe ile karşılaştırdığımızda fikirleri çok daha fazla kelimeyle ifade eden bir dil. Belki de gerekenden daha fazla sayıda eş anlamlı sözcük kullanılıyor, ayrıca Frankofonlar bir kullandıkları kelimeyi de aynı metinde veya cümlede tekrar kullanmayı sevmiyor. Bu yüzden çok okumak ve çok geniş bir kelime dağarcığı oluşturmak da kıymetli oluyor. Fransızca seviyenizin yanı sıra bence düşünce biçiminiz de önem taşıyor. Özellikle öğrenci değişimiyle Fransa’da altı ay geçirdikten sonra şunu söyleyebilirim, Frankofonların kafası bizimki gibi çalışmıyor. Bunu nasıl açıklasam çok da bilemiyorum, bence yaşayıp görmek lazım, ama kesinlikle bizim gibi bakmıyorlar dünyaya. Böyle olunca Fransızca bir metni Türkçeye aktarmaya çalıştığınızda bir Frankofon gibi düşünmeyi de öğrenmeniz ihtiyaç haline geliyor. Satır aralarına fikirler doldurmayı, imalar yoluyla kendilerini ifade etmeyi seviyor Frankofonlar. Siz okuduğunuz metnin ötesini görmeye çalışmadığınızda veya göremediğinizde genellikle çeviriniz eksik kalıyor. Demem o ki, bana sorarsanız iyi çeviri yapmak için Fransızcayı da yaşamak gerekiyor.

İkinci yabancı dilden çeviri konusundaki önerilerimden de bahsedeyim. Öncelikle şunu söylemem lazım, benim benimle beraber yetişen meslektaşlarıma veya okul arkadaşlarıma göre bir avantajım vardı. Ben Fransızcayı 14 yaşımda öğrenmeye başladım, kendi isteğimle bir kursa gidip öğrendim. Bu geçmişin bana sağladığı avantaj bence yadsınamaz bir gerçek. Dolayısıyla o dili erken öğrenmeye başlamanızın hatırı sayılır bir avantaj olduğunu söyleyebiliriz. Ama birçok arkadaşım ikinci yabancı dillerini üniversitede öğrenmeye başlayıp çok iyi yerlere geldiler ve şu an oldukça başarılı çeviriler çıkarıyorlar. Yani başarılı çeviri yapmanın tek sırrı o dili erken öğrenmiş olmak değil tabii ki. Bana sorarsanız ikinci dilden çeviriyi öğrenirken metodik bir yaklaşım gerekiyor. İlk yabancı dilimizde genellikle bunu yapmadan bile yol katedebiliyoruz. Fakat ikinci yabancı dilde genellikle mezun olmadan, iş hayatına atılmadan önce belli bir platoya ulaşmak ortak hedefimiz olduğu için kısa zamanda çok yol gitmemiz, sözde bir boşluğu kapatmamız gerekiyor. Bence bol bol çeviri yapmak, çeviri sürecindeki araştırmaların sonuçlarını da geri dönüp göz atılabilecek şekilde belgelemek veya terimcelere aktarmak gerekiyor. Çeviriler bittikten bir süre sonra geri dönüp yapılan işe yabancı bir gözle ve eleştirel bir yaklaşımla bakarak eksikleri tespit etmek ve bunların üstüne gitmek iyi bir yöntem. Bunun için çevirmenin belli bir farkındalık seviyesine ulaşması kıymetli oluyor, o olana kadar da hocalarımızın kilit bir rol üstlendiğine inanıyorum. Kıssadan hisse, çok değil akıllı çalışmak gerektiğini düşünüyorum.

Göktürk Sina Köme

Halim Şanlı

Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdiniz?

Açıkçası AB Genç Çevirmenler yarışmasına katılmayı düşünmüyordum çünkü bu derece teknik, doğrudan kalıplar halinde çevrilen metin türleri benim hoşuma gitmiyordu. Ancak sonradan değerli hocalarımın isteği üzerine fakültede düzenlenen ön eleme sınavına girdim. Yarışmanın bu seneki tarihi sebebiyle bu ön eleme sınavına daha ders bile işlemeden AB mevzuatı çeviri rehberine kendimiz çalışarak girdik. Fakültede düzenlenen bu ön eleme sınavında başarı elde ettikten sonra yarışmaya katılmaya hak kazanmış oldum. Daha sonradan da pişman olmadım elbette. Kısacası başta isteksiz olduğum ama sonradan giderek isteğimin arttığı ve nihayetinde de başarı elde ettiğim bir yarışma oldu.

 

Yarışmaya katılmaya hak kazanmanızdan yarışma bitimine kadar olan süreç sizin için nasıl işledi?

Elbette AB Metinleri Çevirisi dersi kapsamında bu metin türlerini görüyor olsak da yarışma tarihine kadar çoğunlukla kendi çalışmalarımla ilerledim. Zaten mevzuat ve koşut metinler mevcut olduğu için daha sonradan kendi yaptığım çevirileri eleştirmek zor olmuyordu. Çok uzun sürmeyen bir çalışma döneminden sonra sınav tarihi gelip çattı. Yarışma İstanbul’da yapılacağı için Ankara’dan İstanbul’a gitmem gerekti. Ulaşım ve konaklama masrafları AB Genç Çevirmenler Yarışması kapsamında karşılanıyordu. İlk gün (25 Kasım) otele kayıt yaptırma, yerleşme ve dinlenme için ayrılmıştı. İkinci gün (26 Kasım) ise yarışma yapılacaktı. Yarışmaya normal sözlük ve AB terimleri sözlüğü ile katılmak serbestti. Bu sene iklim değişikliğine ilişkin bir direktif çevirisi soruldu. Direktif zorlayıcı değildi ve süre de fazlasıyla yeterliydi. Sınav süresi bittikten sonra tüm katılımcılara katılım sertifikaları teslim edildi ve böylece “2023 AB Genç Çevirmenler Yarışması” son buldu. Çok zorlayıcı ya da yorucu bir süreç değildi. Her şey olabildiğince pürüzsüz geçti.

Daha iyi bir İngilizce çevirmeni olabilmek için önerileriniz nelerdir? Bununla bağlantılı olarak ikinci bir yabancı dilde de başarılı bir çevirmen olabilmek için ayrıca önerileriniz var mıdır?

Genel olarak ister yazılı ister de sözlü çeviri alanında daha iyi bir çevirmen olmak için yapılması gereken en temel şey gündemi sıkı bir şekilde takip etmek. Bu, özellikle sözlü çeviride karşımıza çıkıyor ancak AB Genç Çevirmenler Yarışmasından da anlaşılabileceği üzere dünya gündeminde hangi konular var, Türkiye’nin iç işleri ve dış ilişkileri ne durumda, hangi ülkelerle ne gibi siyasi, ekonomik, kültürel gelişmeler kaydediliyor, bunların yakından takip edilmesi gerek. 

Bir diğeri de artık klişeleşmiş ama hâlâ oldukça etkin bir tavsiye olan, her alanda en azından temel bilgiye sahip olmak. Ekonomi, tıp, uluslarası ilişkiler, hukuk vb. alanlarda sağlam bir temel oturtmak gerekiyor. Her ne kadar bu derslerin büyük bir çoğunluğu üniversitelerde veriliyor olsa da öğrencilerin bu konuları gündelik hayatlarına uyumlu olacak şekilde dahil etmesi gerekiyor. Aksi takdirde dersler bir süre sonra sadece ders olarak kalıyor. 

Verebileceğim üçüncü bir tavsiye de en azından hâlâ öğrenciyken her alanda deneyim elde etmek. Evet, belirli bir alana ilginizin olması gayet doğal ama yine de öğrenciyken farklı çeviri alanlarında deneyim kazanmak, farklı yetenek ve becerilerinizin gelişmesine katkı sağlayabileceği gibi bunları fark etmenize de vesile olabilir. Bu yüzden kitap çevirmek, görsel işitsel çeviri yapmak, sözlü çeviri yapmak, sağlık çevirmenliği yapmak gibi pek çok farklı alanda deneyim kazanmak oldukça önemli.

Son olarak İngilizceye ek olarak ikinci bir yabancı dilde çeviri becerileri kazanmak özellikle günümüzde çok önemli. Eğer ilginiz olan diller varsa bunları öğrenmek ve çeviri düzeyine getirmek gerek. Tabii bu dillerin yapacak olduğunuz işler açısından size ekonomik sermaye kazandırıp kazandıramayacağını da düşünmelisiniz. Gelecekte hangi ülkelerle ilişkilerin hız kazanacağını ya da hangi ülkelerin yükselişe geçeceğini hesaplayarak bu ülkelerin dillerinin de önem kazanacağını öngörebilirsiniz. Elbette bu dilleri sadece günlük konuşma düzeyinde bilmekten ziyade çeviri düzeyine getirirseniz ikinci ve üçüncü bir dil, ileride gerek çevirmenlik gerekse başka pek çok istihdam alanında size çok fazla yardımcı olacaktır.

Halim Şanlı

Kadriye GÖKSU

Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdiniz?

Hazırlık sınıfından itibaren her yıl hocalarımız bizlere Genç Çevirmenler Yarışması’ndan bahsederdi. O zamanlardan beri hep yarışmaya katılmayı hayal ederdim. Bir an önce son sınıfa gelip o yarışmaya katılmak istiyordum. Çok değerli hocamız Dr. Öğr. Üyesi Hamza Kuzucu da bizleri bu konuda meraklandırır ve teşvik ederdi. Ayrıca çeviri yapmaktan zevk aldığım için yarışma çok ilgimi çekiyordu. Nihayet son sınıfa gelmiştim ve yarışmaya katılmak için can atıyordum. Bölümümüzde yarışmaya katılacak öğrencileri seçmek için bir sınav yapıldı. Sınav günü heyecandan yerimde duramıyordum çünkü sınavı geçip yarışmaya katılmayı çok istiyordum. Sınav sonuçları açıklandığında yarışmaya katılmaya hak kazandığımı öğrenince sevinçten havalara uçtum.

Yarışmaya katılmaya hak kazanmanızdan yarışma bitimine kadar olan süreç sizin için nasıl işledi?

Yarışmaya katılmaya hak kazandıktan sonra hocamızla beraber gerekli formları doldurduk ve gönderdik. AB mevzuatı hakkında sürekli araştırma yapmaya başladım. AB mevzuatı çeviri rehberinden yararlanarak AB metinlerinden örnekler üzerinde çalışmaya başladım. Gittiğim her yere yarışmaya yönelik çalışabileceğim bir şeyler götürüyordum, O zamanlar eğitimim için bir işte çalışıyordum o yüzden çok fazla vaktim olmuyordu ama bulduğum en küçük fırsatta AB mevzuatına yönelik terimlere bakıyordum. Yarışmadan bir gün önce yarışmaya katılacak olan iki arkadaşımla beraber yarışma için İstanbul’a gittik. Yarışma günü yarışma salonuna geçtiğimizde muhteşem bir ortam vardı. Türkiye’nin dört bir yanından katılımcılar oradaydı. Herkes çok heyecanlıydı ve ortamın gayet renkli ve capcanlı bir havası vardı. Yarışma vakti geldiğinde kendimi sadece çeviriye vermeye çalıştım ancak zaman hızla geçiyordu. Sözlükten yararlanmama rağmen bazı ifadeleri çevirmekte zorlandım çünkü sözlükte bulduğum karşılığın o bağlamda kullanıp kullanılamayacağı konusunda tereddütte kalmıştım. Bu durumlarda biraz endişelendim ancak biraz ara verip derin bir nefes aldıktan sonra düşünüp devam ettim. Bir ara zamanı unutmuştum, salondaki görevlinin zaman duyurusuyla tekrar zamanın farkına vardım. Saate baktığımda çok az zamanım kalmıştı ve o an aklımdaki tek şey kalan süre içerisinde o çeviriyi elimden gelen en iyi şekilde tamamlayabilmekti. Süre bittiğinde çeviriyi bitirebilmiştim ancak kontrol edebilmek için süre kalmamıştı. Ama yine de sonuna kadar kendi sınırlarımı zorladığım için mutluydum. Yarışmada çeviri yaptığım her saniye zevk aldım. Ben ve yarışmaya katılan tüm çevirmen arkadaşlarım için çok güzel bir deneyimdi.

Daha iyi bir Fransızca çevirmeni olabilmek için önerileriniz nelerdir? Bununla bağlantılı olarak ikinci bir yabancı dilde de başarılı bir çevirmen olabilmek için ayrıca önerileriniz var mıdır?

İyi bir çevirmen olabilmek için her şeyden önce çeviriyi sevin ki en zor çevirilerde bile asla pes etmeyin. Çeviriyi severek yaparsanız, sürekli kendinizi geliştirmek için bir nedeniniz olur. Severek yaptığınız sürece çeviriden her zaman en iyi verimi alabilirsiniz. Hangi dilde çeviri yapıyorsanız o dilin hem günlük yaşamdaki hem de ilgilendiğiniz uzmanlık alanlarındaki kullanımlarını iyice öğrenmeye gayret edin ki makinelerden farklı, kaliteli bir çeviri ortaya koyabilin. Sürekli o dilde araştırma ve pratik yaparak o dilin kullanımlarını gayet güzel öğrenebilirsiniz. Araştırma ve pratik yaparken siz de yeni şeyler öğrenip farklı, ilgi çekici şeyler keşfedebilirsiniz. Her çeviride kendinizi bambaşka bir dünyanın içerisinde bulabilirsiniz. Çeviri yaparken yabancı dilinizin yanında ana dilinizi de çok iyi kullanmalısınız. Her ne kadar yabancı dili iyi bilseniz de kendi dilinizde doğru bir şekilde ifade edemediğiniz sürece etkili bir çeviri etkinliği gerçekleştirilemez. Kendi dilimizi iyi kullanabilelim ki iyi bir çevirmen olabilelim. Çeviri sürecinde her zaman zorluklarla karşılaşacaksınız, hiçbir zaman pes etmeyin ve o zorlukları aşmak için çözüm odaklı olun. Unutmayın ki her sorunun bir çözümü olduğu gibi bu zorlukları aşmanın da elbet bir yolu vardır. Mühim olan o yola korkmadan girip o zorlukları kararlı bir şekilde korkusuzca aşabilmek. Korkmadan sınırlarınızı zorlayın, kim bilir belki sınırların ötesi hayal edebileceğinizden daha güzeldir.

Herkese çevirmenlik yolunda başarılar dilerim. Sağlıcakla ve çeviriyle kalın…

Kadriye GÖKSU

Mehmet Sarp

Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdiniz?

 Öncelikle bölümümüz 4.sınıf öğrencilerine bu yarışmanın duyurusu yapıldı. Yarışmayı duyduğumda aklıma çocukken katıldığım ve derece yaptığım şiir yarışmaları geldi. Rekabetçiliği sevdiğim ve özellikle mesleğimle alakalı bir yarışma olduğu için katılmak istedim. Hacettepe Üniversitesi Almanca Mütercim ve Tercümanlık bölümünü temsil etmek, kendi görünürlüğümü sağlamak ve mesleğimizi gelecekte daha ileriye taşıyabilmek için iyi bir fırsat yakalayabileceğimi düşündüm ve katıldım.

Yarışmaya katılmaya hak kazanmanızdan yarışma bitimine kadar olan süreç sizin için nasıl işledi?

Öncelikle yarışmaya hazırlanmak için kullanabileceğim kaynakları araştırmaya başladım. Burada Avrupa Birliği Başkanlığı’nın yayınladığı AB Mevzuatı Çeviri Rehberi çok işime yaradı. AB mevzuatlarının farklı bölümlere ayrıldığını ve belli bir kalıba sahip olduğunu anladığımda çalışmak daha kolay oldu. Bu çeviri rehberine ek olarak çalışmak için EUR-Lex sayfasında paylaşılan AB mevzuatlarını da inceledim. Bu sayfada Türkçe çeviriler bulunmuyor ancak Almanca ve İngilizce arasında karşılaştırmalar yaptım ve benim için verimli oldu. Son aşama olarak ben de bunları Türkçe’ye çevirmeye çalıştım. Hatalarım olup olmadığını kontrol etmek için AB Mevzuatı Çeviri Rehberini kullandım. Doğru terimleri kullanmanın yanı sıra doğru dili kullanmanın önemini de yarışmaya kadar asla aklımdan çıkarmadım.

Daha iyi bir Almanca çevirmeni olabilmek için önerileriniz nelerdir? Bununla bağlantılı olarak ikinci bir yabancı dilde de başarılı bir çevirmen olabilmek için ayrıca önerileriniz var mıdır?

Dil becerilerinizi geliştirmek elbette çok önemlidir. Bunu yalnızca Almancaya değil Türkçeye de uygulamak gerekiyor. Çeviri yapmak için bir dili bilmek yeterli olmayabiliyor, özellikle mevzuat metinleri gibi günlük konuşma dilinden farklı bir dil kullanan metinleri başarılı bir şekilde çevirebilmek için bol bol araştırma ve pratik yapmak gerekiyor. Aşama aşama gidin, günlük konuşma dilinden başlayın ve daha zor çevirilere tırmanmaya çalışın. Çeviri yaptığınız alanı tanıyın, geçmişte yapılmış olan çevirilerde kullanılan terimleri bilin ve bunları uygun olduğunda kullanın. Siz işinizi yaptıkça zaten gerisi de gelecektir. İngilizce ve Almanca dillerinde başarı vaad eden bir çevirmene dönüşmenin bu yoldan geçtiğini düşünüyorum. Almancanın İngilizce ile benzerliklerinin olması da burada bir avantaja dönüştürülebilir. Karşınıza çıkan dil bariyerlerini aşmaya başladığınızda başarıya çok daha yaklaşmış hissedeceksiniz.

Mehmet Sarp

Özgür Ceyhan

Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdiniz?

Yarışmaya katılmayı ilk olarak ikinci sınıfta hukuk metinleri çevirisi dersi aldığım dönemde düşünmeye başladım. Bölümümüzde bu ders kapsamında çeşitli AB metinlerini çevirmekteyiz ve bu da hem yarışmaya katılmayı düşünen öğrencilerin AB metinlerini çevirmeye olan yatkınlıklarını ölçmekte, hem de AB metinlerini tanımak için bir ilk aşama görevi görmektedir. Ayrıca ülkemizin Avrupa Birliği adaylığı sürecinde AB mevzuatının Türkçeye çevrilmesi büyük önem taşımaktadır. Genç Çevirmenler Yarışması da bu alanda yetkin ve bilgili kişiler yetiştirilmesini teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca yarışmada Türkiye’nin dört bir yanındaki üniversitelerin mütercim-tercümanlık bölümlerinden en başarılı öğrenciler yarışıyor. Yarışmanın prestiji ve bu önemli amacı katılmak istememdeki en büyük nedenlerdendi. Avrupa Birliği’ne olan ilgimden ötürü metinleri çevirmek de çok hoşuma gitti ve derste de bu ilgimi mümkün olduğunca göstermeye çalıştım. Bölümümüzdeki genel başarımdan ve bu alanda derste gösterdiğim başarıdan dolayı yarışmaya katılmaya hak kazandım.


Yarışmaya katılmaya hak kazanmanızdan yarışma bitimine kadar olan süreç sizin için nasıl işledi?

Yarışmaya katılmaya hak kazanmamdan itibaren çok sıkı çalışmaya başladım. Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı’nın yayımlamış olduğu bir AB Mevzuatı Çeviri Rehberi bulunuyor. Çalışmalarımda bu rehberden ve AB Terimleri Sözlüğü’nden yararlandım. Yarışmaya hazırlanmak için bir ay gibi bir süremiz vardı ve bu süreyi en verimli şekilde kullanmaya çalıştım. Bu süreçte tabii ki üniversitemizden katılmaya hak kazanan diğer arkadaşlarımla takım olarak da çalıştık. Yarışmayı kazanmak için çok emek vermek ve disiplinli bir çalışma içerisinde bulunmak gerektiğini söyleyebilirim. Yarışmaya çalışmaya başladıktan yarışma gününe kadar AB Mevzuatı Çeviri Rehberi başta olmak üzere kullandığım kaynakları hiçbir zaman yanımdan ayırmadım. Bulabildiğim her boş vaktimde bu kaynakları çalıştım ve AB Başkanlığı tarafından hâlihazırda Türkçeye çevrilmiş metinleri ve AB mevzuatından İngilizce metinleri detaylı bir şekilde inceledim.


Daha iyi bir İngilizce çevirmeni olabilmek için önerileriniz nelerdir? Bununla bağlantılı olarak ikinci bir yabancı dilde de başarılı bir çevirmen olabilmek için ayrıca önerileriniz var mıdır?

Çevirinin kültürlerarası rolü bana göre özellikle bu alanda son derece önem taşıyor. Dolayısıyla mümkün olduğunca farklı kültürler ile iç içe olmak ve kültürler arasındaki ince farklılıkların bilincinde olmak bence iyi bir çevirmen olmanın gereklilikleri arasındadır. Yalnızca çeviri eğitimi almak değil, çevirilen metnin alanına ve konusuna hakim olmak da çevirinin kalitesini etkileyen hususlardan biri. Ben, benim gibi genç çevirmen arkadaşlarıma kesinlikle üniversite eğitimlerinde Erasmus+ başta olmak üzere yurt dışı değişim programı imkanlarından faydalanmalarını tavsiye ediyorum. Ben Erasmus+ sayesinde Avrupa’da iki farklı ülkede toplamda yaklaşık 6 ay bulundum ve bu sürede hem İngilizce haricindeki yabancı dillerimi geliştirme fırsatım oldu, hem de Avrupa Birliği içerisindeki birçok ülkeden insanlarla tanıştım ve kültürlerini tanıdım. Bence ikinci bir dilde de başarılı bir çevirmen olmanın anahtarı yurtdışında yaşayarak ilgili dili ve kültürü yerinde öğrenmektir.

Özgür Ceyhan

Seher Karsu

Merhaba. Soruları cevaplandırmaya başlamadan önce kısaca eğitim hayatımdan bahsetmek isterim. 2018 yılında başladığım Hacettepe Üniversitesi’nin Fransızca Mütercim ve Tercümanlık bölümünden 2024 Ocak ayında mezun oldum. Çift anadal yaptığım İngilizce Mütercim ve Tercümanlık bölümünden de 2024 Haziran ayında mezun olacağım. Eylül 2022-Şubat 2023 döneminde, Erasmus programı kapsamında Belçika’daki Université Saint-Louis – Bruxelles’de eğitim gördüm. Şu an hem mezun hem de lisans son sınıf öğrencisi olarak yüksek lisans eğitimim için hazırlanıyorum.

Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdiniz?

Üniversitemizin ilan panosunda yarışmanın afişlerini görmüş ve her sene üniversitemizden yarışmaya katılan öğrencilerin dereceye girdiğini duymuştum. Bunun hem akademik hem de profesyonel anlamda katkıları olacağı düşüncesiyle ben de yarışmaya katılmaya karar verdim. Kendine özgü teknik dili olan mevzuat ve hukukla ilgili metinleri çevirmeyi de sevdiğim için bu yarışmaya hazırlanmanın heyecan verici ve eğlenceli olacağını düşünerek kendimi test etme fırsatını değerlendirmek istedim.

Yarışmaya katılmaya hak kazanmanızdan yarışma bitimine kadar olan süreç sizin için nasıl işledi?

Yarışma başvurularının başladığı bilgisi, hocamız tarafından bizlere iletildi. Başvuru formumu verip yarışmaya katılmaya hak kazandıktan sonra, yarışma tarihine kadar, AB Mevzuatı Çeviri Rehberi’ne çalıştım. Bu süreçte, bol pratik yaptım. Yarışmadan bir gün önce yarışmanın gerçekleştiği şehre gittim ve ertesi gün yarışmaya katıldım. O an her ne kadar stresli bir süreç gibi gelmiş olsa da yarışma sonrası, sonuç ne olursa olsun, bu deneyimde bulunmuş olmak ve farklı üniversitelerden gelen meslektaşlarımla tanışmış olmaktan duyduğum mutlulukla döndüm.

Daha iyi bir Fransızca çevirmeni olabilmek için önerileriniz nelerdir? Bununla bağlantılı olarak ikinci bir yabancı dilde de başarılı bir çevirmen olabilmek için ayrıca önerileriniz var mıdır?

Benim yabancı dilim İngilizce ve üniversite sınavına da bu dilden girdim. Fransızca Mütercim ve Tercümanlık bölümünü kazanana kadar Fransızca eğitim almamıştım. 2018 yılında hazırlık sınıfında öğrenmeye başlamış olduğum bu dil benim ikinci yabancı dilim oldu. Bu bilgileri gelecekte bu bölüme gelmek isteyecek ancak “Benim hiç Fransızca bilgim yok, başarılı olabilir miyim ki?” diye sorma ihtimali olan arkadaşlarım için veriyorum çünkü tercih döneminde aynı kaygıyı ben de taşımıştım.

Başarılı bir Fransızca çevirmeni olmanın anahtarı, dilin en ince detaylarına kadar hakimiyet kazanmaktır. Bu hakimiyet, kelime haznesinin geniş olması, dilbilgisi kurallarının titiz biçimde edinilmiş olması, deyimler dahil olmak üzere geniş bir sözlük bilgisine sahip olunması; ayrıca, metinleri bağlam farkındalığıyla çevirebilmek için yüksek düzeyde dikkat anlamına gelir. Dil pratiğini geliştirmek için, düzenli olarak Fransızca kitaplar okumak, güncel haberleri takip eden radyo programlarını dinlemek ve gerek bilimsel gerekse günlük konuşma içeren farklı türde metinler yazmak son derece önemlidir. Fransızca radyo programlarını dinlemek, başlarda zor olsa da, dil becerilerini geliştirmekte büyük rol oynadığına inanıyorum. Bu sayede hem güncel olaylardan haberdar olunabilir hem de dil bilgisi ilerletilebilir. Özellikle AB Metinleri ve hukuk metinleri gibi uzmanlık gerektiren alanlarda çeviri yapmayı tercih eden biri olarak, bu alanlardaki özgün terminolojiye ve yazım tarzına hakim olmanın sektörde bir adım öne taşıyacak bir kilit özelliği temsil ettiğini düşünüyorum. Bu metinler üzerinde çalışırken, mevcut Türkçe çevirileriyle karşılaştırmalar yaparak, her iki dil arasındaki nüans farklarını anlamak ve çeviri becerilerinizi geliştirmek mümkün.

Ayrıca, daha önce iki farklı kurumda edindiğim staj deneyimine dayanarak söyleyebilirim ki, bu gibi deneyimler iş hayatına yönelik bir öngörü edinmek için büyük bir avantaj sağlıyor. Verebileceğim en büyük tavsiye gerek devlet kurumlarında gerekse özel sektörde olsun, staj veya yarı zamanlı işler aracılığıyla, mezuniyeti beklemeden mümkün olduğunca erken harekete geçerek gerçek dünya deneyimi edinmeye başlamaktır

Seher Karsu

Zeynep Erman

Merhabalar,  

Öncelikle benimle ropörtaj yaptığınız için çok teşekkür ederim. Dijital Tercüme yakından takip ettiğim bir şirket, birlikte ropörtaj yapıyor olmak benim için mutluluk verici.  

Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdiniz?

AB Genç Çevirmenler Yarışması’nı öğrencilik sürecim boyunca pek çok kez okulumun önceki başarıları sayesinde duydum. Dördüncü sınıfa gelince katılmak hep aklımın bir köşesinde vardı. Nitekim bunun için, aldığım Hukuk Metinleri Çevirisi dersine de epey ağırlık vermeye ve yarışmanın özü olan AB mevzuatına aşina olmaya çalıştım. Bu yarışmanın bana deneyim ve teoriyi pratiğe dökmek açısından çok büyük bir fırsat olacağını biliyordum. Bu yüzden 2023’te yapılacak yarışmaya katılmak için hemen hocalarıma başvurdum. 

Yarışmaya katılmaya hak kazanmanızdan yarışma bitimine kadar olan süreç sizin için nasıl işledi?

Açıkçası benim için çok hızlı geçen bir süreçti diyebilirim. Okulumda ana dalım olan Mütercim Tercümanlık’ın yanında aynı zamanda Çift Ana Dal da yaptığım için programım yoğundu. Bu yarışma için bizi hazırlayan hocalarımızla sıkı bir ekip olduk. Özellikle 2022 birincimiz Aslı Melike Soylu hocamız bizlere bütün süreçte her anlamda çok yardımcı oldu. Sıklıkla açıp AB mevzuatını ve yayınlanan belgeleri inceliyordum ve daha önce çevrilmiş metinlere çalışıyordum. Tabii ki pratik açısından pek çok metin de çevirdik. Bu metinler doğrultusunda kendime küçük çapta bir terminoloji listesi hazırladım, resmi mevzuat sözlüğünü de sık sık karıştırdım.

Daha iyi bir İngilizce çevirmeni olabilmek için önerileriniz nelerdir? Bununla bağlantılı olarak ikinci bir yabancı dilde de başarılı bir çevirmen olabilmek için ayrıca önerileriniz var mıdır?

Bana göre, özellikle ülkemizde, çevirmenliğin olmazsa olmazı sağlam bir teorik ve pratik eğitim. Sektörde düşünülenin aksine, sadece İngilizce biliyor olmak çeviri yapabilmek anlamına gelmiyor. Çevirmenliğin tarihini, bu alanda ortaya atılmış teorileri, dilbilim temellerini öğrenmek kesinlikle şart. Bunun yanında mesleğimiz gereği teknolojiye hızlı adaptasyon da önemli. Yerelleştirme, makine çevirisi, CAT araçları kullanımı gibi konularda kendimizi güncel tutmalıyız. Buna ek olarak, dile yatkınlığı olan insanlar olarak ikinci bir dil öğrenmek ve dolayısıyla bu dilde çeviri yapabilmek bizim için daha rahat diye düşünüyorum. Bu konuda naçizane tavsiyem, ikinci bir dili hep aktif tutmak için sürekli dinlemeler ve çeviri pratikleri yapmak diyebilirim. Bunun yanında iyi sözlük ve terimler sözlüğü kaynakları kullanmak da çok önemli.  

Zeynep Erman

Zeynep Tekgöz

Yarışmaya katılmaya nasıl karar verdiniz?

Açıkçası benim ilk başta yarışmaya katılmaya niyetim yoktu. Kendimi yarışma için yetersiz hissediyordum ve kendime pek güvenmiyordum. Yarışmanın stresini de yaşamak istemiyordum aslında. Bir arkadaşımın ısrarı üstüne katılmaya karar verdim. AB Metinleri Çevirisi dersini veren hocamız Didem Kaya’nın da etkisi oldu ve ne kaybederim ki en kötü güzel bir organizasyona katılmış olurum, İstanbul’a gitmiş gelmiş olurum diye katılmaya karar verdim. İyi ki de katılmışım çünkü aldığım dereceden bağımsız olarak organizasyon çok güzel ve keyifliydi. Gerçekten güzel bir tecrübeydi.

Yarışmaya katılmaya hak kazanmanızdan yarışma bitimine kadar olan süreç sizin için nasıl işledi?

Stresli bir süreçti. Bir yandan kendime pek güvenmiyordum bir yandan da içten içe bir başarı elde etmek istiyordum. Fakat beklentiye de girmek istemiyordum. Bilen bilir bu ikilem yorucudur. Didem Hoca bize çalışmamız için ayrıca metinler verdi ödev olarak. Onları çevirdik, temel kaynağımız çeviri rehberiydi. Derste de o rehber üzerinden ilerliyorduk zaten. Aslında ben en başta yarışmaya kadar (sanırım 10 günlük bir süre vardı) kendim her gün bir çeviri yapmayı planlamıştım ama pek mümkün olmadı maalesef. Yarışmaya birkaç gün kala rehberde geçen belli başlı kalıplara bakmaya çalıştım en azından. Genel olarak biraz stresli biraz da heyecanlı bir süreçti diyebilirim sanırım.

Daha iyi bir Almanca çevirmeni olabilmek için önerileriniz nelerdir? Bununla bağlantılı olarak ikinci bir yabancı dilde de başarılı bir çevirmen olabilmek için ayrıca önerileriniz var mıdır?

Bence daha iyi bir Almanca çevirmeni olmak için asıl mesele Türkçenizin iyi olması. Yani ana diline hâkim olan biri kesinlikle daha iyi çeviri yapıyor. Klişe olacak belki ama bence bir çevirmen genel olarak çok okuyan biri olmalı. Almancadaki bazı ifadelerin bizim dilimizde nasıl kullanıldığı konusunda bir kulak aşinalığı oluyor böylece. Özellikle uzmanlaşmak istediğimiz alanda bol bol Türkçe okuma yapmayı önemli buluyorum ben. Almancanızın iyi olması belli bir noktaya kadar önemli ancak Türkçenizin iyi olması daha önemli. İkinci bir yabancı dilde çeviri yapan öğrencilerin temel umutsuzluk ve öz güvensizlik nedeni o dilde kendilerini yetersiz hissetmeleri bence. Çünkü hem kendimde hem etrafımda gözlemlediğim kadarıyla kendimizi İngilizcede olduğu kadar yeterli hissetmiyoruz. Bunun ana sebebi de hem dili sonradan öğrenmemiz, hem İngilizce kadar günlük yaşamda yaygın olmadığı için maruz kalmamız hem de İngilizceden daha zor diller olması. Fransızca ve Almanca için bunu gözlemledim diyebilirim en azından. Sanırım burada bu umutsuzluktan kurtulmak için herkesin bu sorunu yaşıyor olduğunu unutmamak gerekiyor. Ben sınava İngilizceden girip Almanca tercih etmiş biriyim. Almanca benim ikinci yabancı dilim aslında. İkinci bir yabancı dilinizin olması bir yandan çok büyük bir avantaj bence. Özellikle İngilizce Almanca dil ikilisi için. Çünkü terminoloji çalışması yaparken daha rahat ediyorsunuz. Almanca terimin Türkçesini bulamıyorsunuz belki ama İngilizcesini bulup sonra Türkçe karşılığını bulabiliyorsunuz çünkü İngilizcede kaynak daha fazla. Bu şekilde ikinci bir dilde çeviri yapmak işinizi daha kolaylaştırıyor. 

Zeynep Tekgöz